Kandilli, Ege Denizi’ndeki depremlerle ilgili son verileri açıkladı.
Ege Denizi’nin güneyinde bulunan Hellenik Yayı, Afrika plakasının Avrasya plakasının altına dalmasıyla oluşan aktif bir dalma-batma zonudur. Bu tektonik hareket, Santorini ve Kolumbo gibi volkanların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda yaklaşık 2500 km²’lik bir alanda 28 Ocak 2025’te başlayan sismik hareketlilik, ciddi bir artış gösteriyor. Kandilli Rasathanesi, bölgedeki depremleri 7/24 izleyerek veri topluyor ve son veriler, 28 Ocak ile 18 Şubat (saat 12:00) tarihleri arasında 3524 depremin kaydedildiğini gösteriyor. Bu depremler, büyüklükleri 1.1 ile 5.3 arasında değişiyor ve bölgedeki en büyük deprem 5.3 büyüklüğünde gerçekleşti. Çoğu depremin derinliği 10 km’nin altında, sığ odaklı.
Depremleri tetikleyen faktörler arasında deniz tabanındaki magma hareketliliği ve hidrotermal aktiviteler yer alıyor. Kolumbo’daki gaz çıkışları ve deniz tabanı deformasyonları, bu büyük jeotermal sistemin aktif olduğuna işaret ediyor. 1956’da yaşanan Amorgos Depremi (M7.7) bölgedeki en büyük sismik olaylardan biri olup, tsunami oluşumuna yol açtığı kaydedilmiştir.
Kandilli Rasathanesi’nin yanı sıra, Ege Denizi’ndeki deprem ve tsunami riskleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, AFAD, MTA, Meteoroloji Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlarla birlikte izleniyor. 2012’den bu yana, büyüklüğü 5.5 ve üzerinde olan 46 deprem için tsunami uyarıları yapılmıştır. Bu sismik aktiviteler özellikle deniz tabanında gerçekleştiğinde, su kütlelerini yerinden oynatarak tsunamiler oluşturabiliyor. Ayrıca, aktif volkanik yapılar sebebiyle denizaltı heyelanları da tsunami riskini artırabiliyor.
Sonuç olarak, Ege Denizi’ndeki sismik hareketliliğin ve volkanik aktivitelerin sürekli izlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Kolumbo ve Santorini gibi aktif volkanik bölgeler ile denizaltı volkanizması ve hidrotermal aktivitelerin çok disiplinli bir izleme sistemiyle yakından takip edilmesi önem taşıyor.