Erdoğan: Kimse kışkırtmalar karşısındaki serinkanlı tavrımızı zafiyet algılamamalı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin ikinci döneminin 38. toplantısını gerçekleştirdiklerini belirtti.
Kabine olarak yoğun bir gündemle Türkiye’ye hizmet mücadelesini kararlılıkla sürdürdüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Türkiye, her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir, böyle bir devlettir. Ama aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülke değildir. Biz istiklal ve istikbalimiz uğrunda gerekirse baş veririz ama asla zalime baş eğmeyiz. Kimse hatalı hesap yapmamalı, kışkırtmalar karşısındaki serinkanlı tavrımızı asla bir zafiyet olarak algılamamalıdır. Özellikle Suriye konusunda kimi aktörler Türkiye’nin sabır taşının direncini sınamak yerine dostluğunun kıymetini bilmeli, buna göre söylemlerini ve politikalarını ayarlamalı, örgüt gibi değil, devlet gibi hareket etmelidir.”
“Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa, açık söylüyorum, karşısında Suriye hükûmetiyle birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz.” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 8 Aralık öncesine geri dönüş diye bir ihtimalin ortadan kalktığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Aralık devrimiyle birlikte bu ülkede artık yeni bir dönemin başladığını, Suriye toparlandıkça istikrara ve huzura kavuştukça bunun kazananının tüm bölge ve bölgedeki tüm halklar olacağını dile getirdi.
Türkiye’nin bu yeni sürecin başarıya ulaşması için elinden geleni yapacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşayanların da öz yurtlarında güvenli, huzurlu ve özgürce yaşamaları için gereken her türlü desteği vermeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalındığını belirterek, “Amerika yerlilerine atfedilen şu sözün manasını anladığımız günlerdeyiz. ‘Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.’ İnsanlık olarak bizden öncekilerden devraldığımız ve çocuklarımızın bize emaneti olan tabiatı, havayı, suyu, toprağı, hoyratça kullanmanın faturasına daha çok muhatap olduğumuz bir dönemin içindeyiz.” şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin bazen kuraklık, bazen sel, dolu ve zirai don gibi meteorolojik olaylarla kendini belli ettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, hava şartlarına bağlı olan tarımsal üretimin de iklim değişikliğinden en çok etkilenen alanların başında geldiğini, geride kalan beş günlük dönemde bunun bir kez daha yaşandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sebebiyle ülkenin belli bölgelerinde don, kar yağışı, dolu olaylarıyla karşı karşıya kalındığını dile getirerek, kimi yerlerde termometrelerin eksi 17 dereceyi gösterdiğini, bazı bölgelerde son 30 yılın en düşük sıcaklık değerlerinin ölçüldüğünü hatırlattı.
Tüm üreticilere ve çiftçilere geçmiş olsun dileğinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tarım ve Orman Bakanlığımız ilk günden beri süreci yakından takip etti. Fakat ülkenin başına gelen her felaketi fırsata dönüştürmek isteyen habis zihniyet, burada da boş durmadı. Hasar tespit çalışmaları henüz tamamlanmadan millete korku salma adına her türlü manipülasyona başvurdular. Gıda arz güvenliğimizin tehlikede olduğundan tutun da yurt dışına bağımlı olacağımıza, bütün bunlara kadar bir sürü tezviratı ortalığa boca ettiler. Tarım Bakanlığımız dün yaptığı açıklamayla, karşı karşıya olduğumuz ilk tabloyu ortaya koydu. Buna göre bazı hususları tekrar açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum.
Başta hububat, baklagiller ve yağlı tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde yurt içi gıda arzını olumsuz yönde etkileyecek bir risk yok. Lakin eksi 17 dereceye düşen sıcaklıklardan dolayı belli bölgelerde bazı meyve çeşitlerinde sıkıntı söz konusu. İlk tespitlerimiz kayısı, üzüm, elma, şeftali, nektarin gibi meyve gruplarında farklı derecelerde hasar meydana geldiğine işaret ediyor. Hasar tespit çalışmalarımızın tamamlanmasına müteakip durum daha net ortaya çıkacaktır. Üretimin devamlılığını ve arz güvenliğini sağlamak üzere Tarım ve Orman Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır.”