Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Narin Güran açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı"nda önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaskani Erdogandan Narin Guran aciklamasi habermeydan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen "Mevlid-i Nebi Haftası" programına katılarak konuşma yaptı. ( TCCB / Mustafa Kamacı - Anadolu Ajansı )

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Narin Güran açıklaması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Grand Cevahir Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı”nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması şu şekilde:

“Millet olarak son iki asırdır çok yönlü, çok ince düşünülmüş bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Milletimizin ruh köküyle, kadim medeniyet değerleriyle bağını zayıflatmak isteyenler, yıllardır aynı noktayı hedef alıyor, aynı noktaya hançer vuruyor. Bu milletin iman kalesini çökertmek için hiç olmazsa bu kalede gedik açmak için yıllardır pervasızca saldırıyorlar. Bunu bir dönem camilerimizi kapatarak, ahıra çevirerek, satarak yaptılar. Bir dönem minarelerimizden günde 5 defa yükselen Allahu ekber nidalarını susturarak yaptılar. Bir dönem Kur’an-ı Kerim’leri, ilmihal kitaplarını, elifbaları toplatarak yaptılar. Bir dönem mütefekkirlerimizi, münevverlerimizi, Kur’an talebesi yetiştiren âlimlerimizi hapse atarak yaptılar. Bir dönem insanları mülteci, yobaz, takunyalı, tarikatçı, başörtülü, takkeli diye tahkir ederek, fişleyerek kendi öz yurdunda paryalaştırarak yaptılar. Bir dönem imam hatip okullarının kapısına zincir vurarak başörtülü kızları üniversite kapısında ağlatarak yaptılar. Bir dönem Kur’an kurslarına saldırarak, camilere saldırarak ‘Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.’ emrine ram olan hocalarımıza saldırarak, yalan ve iftiralarla diyanet camiamıza saldırarak, bu milleti manen çökertmeye çalıştılar.”

Bu yıkım projesinde kimi zaman medyanın kullanıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimi zaman sinema, tiyatro, televizyon dizileri kullanıldı. Kimi zaman kaleminden nefret akan sözde aydınlar kullanıldı. Kimi zaman terör örgütleri, marjinal örgütler, ihanet çeteleri kullanıldı. Maalesef kimi zaman da siyaset kurumu, siyasetçiler kullanıldı.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada şunu da ifade etmek durumundayım. Artık eskisi kadar olmasa da hâlen birilerinin bu manevi işgal projesine taşeronluk yaptığını görmekteyiz. Aralarında FETÖ’cü ve bölücülerin de olduğu malum mahfiller bunu son derece planlı, son derece sinsi ve kurnazca yapıyor. Biz bunlardan ülkeye kötülük dışında, nifak ve husumet dışında zaten bir şey beklemiyoruz. Kimileri de millet ve memleket düşmanlarının tuzağına düşerek bu manevi yıkım projesine istemeden destek veriyor. Ülke gündemine gelen bazı hadiseler, bu çehreler tarafından milletle ve milletin inanç değerleriyle kavga vasıtası hâline getiriliyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuya özellikle dikkati çekmek istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki cuma hutbesini, hutbede okunan ayet-i kerimeleri hedef almaya başladılar. Kendini bilmezin birisi çıkıyor. Hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına doğru düzgün bilgisinin olmadığı dini konularda ahkâm kesiyor” ifadelerini kullandı.

“Diyanet teşkilatımıza, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu yaparken de cehaletini gizlemek için Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in arkasına saklanıyor, onu paravan olarak kullanıyor. İçinde ne varsa ortaya dökmek yerine Gazi Mustafa Kemal’i hadsizliğine alet ediyor. Buram buram tek parti faşizmi kokan bu ilkellik karşısında maalesef mensubu olduğu parti içerisinden akıl, vicdan ve biraz feraset sahibi hiç kimse itiraz etmiyor, genel başkan dâhil hiç kimse tepki göstermiyor.” değerlendirmesini yaptı.

Aynı ideolojik fanatizmin 85 milyon olarak herkesin yüreğini yakan Narin Güran’ın vahşice katledilmesi hadisesinde de yaşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Birileri daha olayın ilk anından itibaren bu cinayeti bir kamplaşma, bir kutuplaşma aracına dönüştürmek için her yola başvurdu. Oysa ortada vahşi bir cinayet var, ortada masum bir sabinin öldürülmesi var. Ortada kalp taşıyan herkesin içine kor gibi düşen bir ateş var. Fakat buna rağmen kimileri 8 yaşında hayattan kopartılmış bir çocuğun cenazesi üzerinden siyaset yapacak kadar insanlıktan çıkabiliyor. 40 yılda yüzlerce çocuğun kanını akıtan, yüzlerce Narin’i bizden alan, polis, asker, sivil, kadın, yaşlı, bebek demeden binlerce vatandaşımızı acımasızca öldüren bölücü terör örgütünün uzantıları aynaya bakmadan millete vicdan dersi, insanlık dersi verme cüretinde bulunuyor.

Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu vahşet öne sürülerek, aile müessesesi hedef alınıyor, dini kurumlar hedef alınıyor hatta ve hatta Diyarbakır halkı ve Kürt kardeşlerimiz hedef alınıyor. Açık söylüyorum, bu vicdansızlıktır, fırsatçılıktır, ikiyüzlülüktür. Bu milleti provoke etmek, toplumun sinir uçlarıyla oynamak demektir. Bu ciğerparelerini şehit vermiş ailelere, çocukları zorla dağa kaçırılmış Diyarbakır Anneleri’ne yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Burada şunu çok net ifade etmek isterim: Masum bir yavruyu alçakça katledenlerden bunun hesabının yargı önünde sorulması, döktükleri her damla kanın burunlarından fitil fitil getirilmesi için gereken her türlü adımı hukuk çerçevesinde atacağız. Tekirdağ’daki alçaklığın da hesabını mutlaka adalet karşısında soracak, bu sabiye işkence eden çukurların da en ağır cezayı almaları için mücadele edeceğiz. Aynı zamanda bu rezil olayların üzerinden bölücü örgütün uzantılarının ve marjinallerin günah çıkarmalarına, milleti kışkırtmalarına, toplumun direği olan aile kurumunu hedefe koymalarına da eyvallah etmeyeceğiz.”

Exit mobile version