Cumhurbaşkanı Erdoğan: İnsanlığın tüm organlarıyla kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) ile Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Samimi, gayretli ve bereketli hizmetleriyle tüm dünyaya örnek olma yolunda emin adımlarla ilerleyen her iki kuruluşu da tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“İnsanlığın neredeyse tüm kurumlarıyla, tüm organlarıyla, tüm hücreleriyle kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Uluslararası sistemin, imtiyazlı aktörleri, kendi çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerini, savaş, çatışma ve istikrarsızlık girdabına sürüklüyor. Dünya bilhassa İslam âlemi, zorlu bir sınamadan, kapsamlı bir kuşatmadan, sinsice hazırlanmış planların ateş çemberinden geçiyor. Bakınız, hemen yanı başımızdaki Filistin’de 14 aydır mazlumlar, masumlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve siviller acımasızca katlediliyor. Küresel yönetişim mekanizmaları, uluslararası örgütler ve uluslararası medya, Filistin’de, Lübnan’da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geliyor. Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi ve insan hakları nutukları çeken kimi ülkeler bu alçak katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine İsrail’e verdikleri destekle adeta zulmü körüklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumdan cesaret alan siyonist katillerin, vahşet ve barbarlıklarına her geçen gün bir yenisini ekleyip, pervasızlıkta çıtayı sürekli yükselttiklerini dile getirerek şöyle devam etti:
“Burada kalbim parçalanarak bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail’in Gazze’ye saldırıları başlayalı 400 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü. 700 binden fazla kardeşimiz yaralandı. 1,9 milyon insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Filistin’de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil onlara engel olmayanlarında üzerlerine sıçramıştır. Gazze’de 160 bin binayı yıkıp 436 bin yapıya ağır hasar veren saldırıların gerisindeki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor. Filistin’de, Lübnan’da dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren tüm kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun. Rabb’imden, başta kardeşim İsmail Heniyye olmak üzere tüm şehitlere bir kez daha rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.”
“Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin”
Filistin’in cesur evlatlarını, vatan sevdalısı kahraman çocuklarını saygıyla selamladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im cümlesini muzaffer eylesin diyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kuruluşunu görmeyi, Filistin’i yeniden inşa ve ihya etmeyi, Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin diyorum. Diğer yandan Kudüs’ün mahremiyetine uygun şekilde uluslararası bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı sürdüreceğimizi de bir kez daha belirtmek istiyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah’ın Al-i İmran suresinde “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin” diye buyurduğunu aktararak şöyle konuştu:
“Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar, yapmadıklarımızdan da mesulüz. Böylesine zorlu bir ortamda İslam âlemi olarak fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ortak bir tavır almamız yekvücut hareket etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek. Vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler toplu vurmadıkça müstevliler ve müstekbirler karşısında başarılı olunmaz, olunamaz. Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize Sudan’da, Yemen’de ve daha pek çok ülkede masumlara ve mazlumlara ancak bu şekilde yardımcı olabiliriz. Resul-i Kibriya efendimiz bakınız bize neyi emrediyor; ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbiniz de buğzedin ki bu, imanın en zayıf derecesidir.’ Bu hadisi şerife uygun şekilde imkânlarımız, araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde zulmün, zalimin, kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor. İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımıza da bu çerçevede çok önemli işler düşüyor. Farklı alanlarda farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK’lerimizin her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri birbirleri arasındaki uyumu arttırmaları şarttır.”