Makine ihracatı 25,8 milyar dolara ulaştı.
Avrupa Birliği’nde ise bütçe disiplininden uzaklaşma, yeşil dönüşüm süreci nedeniyle fosil enerjiden mahrum kalma ve hızla azalan doğal gaz rezervlerinin yeni bir enerji krizi başlatma ihtimalinin yaşandığını aktaran Karavelioğlu, AB’nin rekabetçiliğinin erimeye devam ettiğini bildirdi.
Türkiye’nin makine ihracatında belirleyici paya sahip Almanya’da endüstriyel üretimin gerilediğini söyleyen Karavelioğlu, “Almanya ve Fransa’daki siyasi belirsizlik endüstriyi olumsuz etkiliyor. Avrodaki zayıflamanın da bir süre daha devam etmesini bekliyoruz” dedi.
Suriye’nin istikrarlı bir demokrasiye kavuşmasının Türkiye’nin özellikle deprem sonrası dönemde çok geliştirdiği iş ve inşaat makineleri sektörünü olumlu etkileyeceğini anlatan Karavelioğlu, şu bilgileri verdi:
“Suriye’de bazıları yok olmuş birçok faaliyet biçiminin ve hafif sanayinin yeniden doğuşu için gerekli makine ihtiyaçları, hibeler de dahil olmak üzere birçok ülke ve kurum tarafından fonlanacaktır. Fakat biz sosyal entegrasyon, tarihi bağlar ve yakın komşuluk ilişkilerimizin sektörümüze fırsattan çok, sorumluluk getirdiğine inanıyoruz. Spekülasyon için bile erken olmakla birlikte, bugün dış ticaretinin 3’te ikisini Türkiye ile yapan Suriye’nin rakiplerimiz için de Irak ve Rusya kadar önemli bir alıcı olacağını düşünmek, Türk makinelerinin komşu coğrafyalardaki doğal üstünlüğünü orada da hayata geçirmenin yöntemlerini kurgulamak gerekir.”
Kutlu Karavelioğlu, 2024’ü üretimde yüzde 8 civarında gerileme, ihracatta ise geçen yıl ile aynı seviyede 28 milyar dolar civarında kapatmayı beklediklerini vurgulayarak, “İthalata karşı bir miktar zemin kazanmış olacağız.” ifadesini kullandı.
İç piyasadaki durgunluğun bir süre daha devam edeceği görüşünün hakim olduğunu aktaran Karavelioğlu, “Dezenflasyon politikaları için büyük önem taşıyan bu dönemde, birçok sektör için en kritik konu asgari ücret zammı olacaktır. Açıklanacak oran, iş ve çalışma barışının korunması açısından büyük öneme sahip. Sektörümüz, süreci en iyi yönetmesi gereken ve yönetecek aktörlerden olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.