Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: BM’nin reforme edilmesi şarttır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Gazze'de acil ateşkes çağrısını reddettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'na karşı güçlü bir tepki gösterdi.

erdogan habermeydan

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BM’nin reforme edilmesi şarttır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı’nda önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları: Kıymetli misafirler sizi hürmetle selamlıyorum. Dünya İnsan Hakları Günü’nün tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. İnsanlığın Yüzü Programı için katkı veren tüm kuruluşlara teşekkür ediyorum.

BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene evvel büyük umutlarla kabul edildi. Bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma amacını koruyor. 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor. Küresel barışın ve istikrarın tesisine de rehberlik ediyor. Beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından birisi olarak görüyoruz. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alındığı da bir gerçektir. Batı toplumlarını saran İslam düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı insan hakları tehdidinin başında yer alıyor. Terörist ve terör kavramları İslam’a saldırmanın, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü.

4,5 sene önce Yeni Zelanda’da 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermiştir. Kanada’dan ABD’ye, Avrupa’dan Asya’ya dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. “Nefes alamıyorum” diyerek can veren George Floyd’u asla unutamayız.

Aylan Bebek’in nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu az önce izledik. Aylan Bebek’in ölümü Batı’yı insafa getirmedi. Aylan Bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında ebediyete yürüdü.

Son olarak Filistin kıyafetiyle gezen 3 genç ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batı Yeni Zelanda saldırısında hiçbir ders çıkarmadı. Ne güvenlik ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadılar.

Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İİT üyeliklerinin Avrupa’daki binalarının önünde 500’e yakın Kur’an’a saldırı düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da kutsal kitaplara yönelik saldırılar nedeniyle cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait işyerlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarının sayısı artıyor. Meselenin trajikomik yanı tüm bunların demokrasi ve insan haklarının beşiği olan ülkelerde yaşanmasıdır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ikiyüzlülüğün kitabını yazmaktadırlar. Anlaşılan bu ülkeler BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan hakların “makbul” insanlar için olduğunu düşünüyor. Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan yararlanma imkanı bulunmuyor.

Batının tüm medeniyetini üzerine bina ettiği 5 değerin 4’ü onlarla ilgisi olmayan çalıntı unsurlardır. Nitekim, inancı Kudüs felsefesi Ege ve Batı Anadolu, hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu olan, Batı’nın sadece barbarlık vasfı kendisine aittir. İnsanlığa karşı işlenen suçların eninde sonunda mahşeri vicdanda yargılanmak gibi bir özelliği vardır. Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işareti olarak görüyoruz. Bugün Beyanname’nin çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin’dir. 18 bini aşkın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. İsrail’in alçakça katlettiği 3 Filistinliden 2’si kadın veya çocuk. Masum sabiler, İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır. İsrail yönetimi Gazze’de insanlığın yüzünü kızartacak katliamlara yol açıyor. İbadethanelerden okullara, hastanelerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Bugün Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil insanlığa dair tüm değerler katledilmektedir.

Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. BM Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler. Fakat sadece ABD’nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Tek başına. Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz; adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil. ABD, İsrail’in yanında parasıyla, mühimmatıyla yer alıyor. Ey ABD, bunun hesabını nasıl vereceksin? İnsanlık için ABD bir BM İnsanlık Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek. İsrail’in yanında yer alan, Aylan Bebeklerin karşısında yer alanlara biz de sizin karşınızdayız diyoruz.

Görevi küresel barışı korumak olan Güvenlik Konseyi, İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. ABD’nin vetosu nedeniyle ateşkes kararı çıkmadı. 13 ülkenin tasarıya evet demesine rağmen sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi şarttır, şart. Bu BM ile, bu BM Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil.

Gazze’den sonra hiçbir şey eski tas eski hamam devam edemez. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte yapacağız. Bir daha yaşanmasın diye, zulüm zalimin yanına kar kalmasın diye mücadelemizi cesaretle sürdüreceğiz. Balkanlardan Kafkasya’ya, Arakan’dan Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, zulme ve baskıya maruz kalan kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak görevimizdir. Bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimiz ile Doğu Türkistan Türkleri arasında hiçbir fark ve ayrım yoktur.

Bugün İsrail yönetimine göz yumanlar ve destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacak ama biz başımız dik, alnımız ak şekilde hakkı savunmaya devam edeceğiz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz.

İnsan hak ve hürriyetleri açısında böylesi bir dönemde Türkiye hamlelerine devam ediyor. Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini kullanmayı kısıtlayan engelleri kaldırdık. Herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaş olmasını temin ettik. Hiç kimsenin kökeni, inancı, dili, sakalı, başörtüsü, dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik. Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim dönemimizde ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhur ile cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra milli iradeye vurulan zincirleri parçalayıp attık. Nice reformu, atılımı, dönüşüm hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor.

Başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanların haklarını korumak da görevimiz. Önceki gün Ankara’da yaşanan elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inancımıza, kültürümüze göre mutlaka çözüme kavuşturacağız.

Exit mobile version