Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dijital hareket, yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen 7. Din Şurası’nda yaptığı konuşmada 5 yılda bir toplanan din şuralarını temiz ve imanlı ellerin, muhlis bir kalple hazırladığı bereketli bir ilim ve tefekkür olarak gördüklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sözü, fikri, eseri, müktesebatı ve tavsiyeleriyle bu sofrayı zenginleştiren ilim ve fikir insanlarına, yani sizlere, İslam’ın çizdiği o emin istikamette ebedi saadete giden bu muazzez yolda birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız olarak bakıyoruz. Rabb’im bu sofrayı daha da büyütmeyi, bereketlendirmeyi, sizlere de bizlere de nasip eylesin. Yalnızca ülkemiz için değil gönül coğrafyamız, yurt dışındaki vatandaşlarımız ve dünyanın farklı köşelerindeki tüm kardeşlerimiz için fayda sağlamasını ümit ettiğimiz 7. Din Şurası kararlarının titizlikle uygulamaya konulmasının ehemmiyetini şimdiden hatırlatmak isterim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital dünya küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken Müslümanları ve özellikle de ehlisünnet akaidini doğrudan hedef tahtasına koyuyor. Bugün çocuklar anne babalarının, ailenin, öğretmenin, mahallenin talim ve terbiyesinden ziyade, üzülerek ifade ediyorum, dijital medyanın talim ve terbiyesine daha fazla maruz kalıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Dijital âlemin sadece kapitalist bir araç olmadığının, sadece para kazanma, eğlenme amacını gütmediğinin fark edilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dijital tekno kültürü yönetenler ve yayanların bir taraftan ciddi paralar kazanırken diğer taraftan da kendi fikir, inanç ve yaşam tarzlarını yeni nesillere zerk ettiğini görüyoruz. Bugün şunu çok net biçimde söylemek isterim, dijital hareket, yeryüzündeki tüm semavi dinleri özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir. Ne yazık ki bu yapay dinin müntesipleri de küresel ölçekte gittikçe artmaktadır.
Yapılması gereken çok açıktır, ilk olarak, 7. Din Şurası’nın da ana temasını oluşturan ‘dijitalleşen dünyada diyanet hizmetleri’ yeniden değerlendirilmelidir. İkincisi dijital inanç sistemleri karşısında Müslümanların tüm değerleriyle korunabilmesi için acil önlemler alınmalı ve hayata geçirilmelidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek din hizmetlerinde dijital dünyadan istifade ederken gerekse de dijital saldırılara karşı değerleri savunurken, özlerin, ruhların ve köklerin büyük bir itinayla korunması gerektiğini belirtti.
Ümmet-i Muhammed’in önce yapay haritalarla bölündüğüne, ardından ırkçılığın körüklenmesiyle birbirlerine hasım yapıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam âleminin bugünkü vahdetten uzak görüntüsünün altında 19. yüzyılda Müslümanların içine enjekte edilen “mikro milliyetçilik” fikrinin olduğunu kaydetti.
Bugün medya ve sosyal medya üzerinden lümpen ırkçı hareketlerin rahatça örgütlenebildiğini ve propaganda yapabildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu tekrar ifade ediyorum, coğrafyamızdaki her milletin, her ırkın çimentosu İslam’dır, İslam’ın bize kazandırdığı kardeşlik ruhudur. Özellikle Türkleri, Kürtleri ve Arapları bir arada tutan ortak dinimizdir, ortak kıblemizdir, ortak inançlarımız ve ideallerimizdir.” diye konuştu.
“Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz”
İlim ve mesuliyet sahibi herkesin, bu saldırılara karşı sağlam bir direniş hattı kurması gerektiğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir şikâyette de bulunmak istediğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, âlimlerin, en hassas, en derin, en çetrefilli konuları, medya ve sosyal medyaya taşımak suretiyle tehlikeli bir yola girdiğini vurgulayarak, ilim erbabı arasında konuşulması, müzakere edilmesi gereken konuların ulu orta yapıldığını aktardı.
Meselelere hâkim olmayanların zihinlerinin bulandırıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitelerimiz özgürdür, ilahiyat fakültelerimiz özgürdür. Hocalarımız da öğrencilerimiz de her soruyu sormalı, her meseleyi cesurca tartışmalı, hiçbir endişe duymadan rahatça konuşmalıdır. Ancak bunlar ulu orta kamuoyu önünde, medya ve sosyal medyada değil ilim meclislerinde ehil insanlar arasında yapılmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.